Cebinde Mucize Yarat, Özlem Denizmen

Cebinde Mucize Yarat


Para...Kapitalizmin altın çağında hiç birimizin sırtını dönemeyeceği bir kavram. Çocukluktan gelen, ana-babanın yaptıkları, söyledikleri ile büyük ölçüde şekillenen, toplumumuzda konuşmanın ayıp olduğu (kadına yaş erkeğe maaş sorulmaz) , yokluğu dert, varlığı dert bir şey..

Benim hikayem şöyle: Dar gelirli bir ailede büyüdüm. Aç kalmadık aman, yanlış anlaşılmasın ama para hep az, hep kıt, zor kazanılan, çok dikkatle harcanması mümkünse hep tasarruf edilmesi gereken bir şeydi. Işıklar mutlaka söndürülür, mümkün olduğu kadar karanlıkta oturulur, hiç bir gıda malzemesi çöpe atılmaz, kıyafet yırtılana kadar giyilirdi.

Anne tarafımda para hala mühim bir anlaşmazlık ve kavga konusu. Neredeyse 90 yaşındaki anneannem bile paranın, altının, bileziğin peşinde. Miras yüzünden herkes birbirine küs. Annem için para hep ulaşılmaz bir şeydir. Bizi her zaman müsrif olmakla suçlar. Ona bir şey aldıysam gerçek fiyatını hiç söyleyemem, azaltarak söylerim genellikle çünkü içine dert olur, giyemez çok para verdiysem.

Babam bize yokluk çektirmemek için çok fedakar davrandı. Ben ilk maaşımı alana kadar kendine gidip bir mağazadan kıyafet aldığını bilmem. Birlikte gidip ona ceket, pantolon, ayakkabı aldığımız günü hala gururla anarım. Ondan bana kalan en güçlü cümle ise ''Para cesarettir'' olmuştur. Hiç unutmam, öyle aklımın bir köşesinde neon harflerle parlar durur. Bir de borçtan çok korkar. Borç namus meselesidir onun için.

Evlenene kadar oldukça tutumlu sayardım kendimi . Eşim borçtan hiç çekinmez, rahat harcar ama her zaman benden çok parası olur, her ay düzenli birikim yapar. Parası bereketlidir. Ondan mı yoksa evlendik evleneli hep borç içinde olmamızdan mı, çocuklardan sonra gelen genel bir boş vermişlikten mi bilmiyorum son yıllarda paramın hesabını tutamıyorum. Elime ne geçiyor, cebimden ne çıkıyor onun bile farkında değilim. Bakıcıya ver, okula ver, markete ver, benzin al, bireysel emeklilik vs derken ipin ucunu kaçırdım gitti.

Kitabı birkaç saatte hızlıca okudum bitti. Hisse senedi, fon vb pek anlamadığım konuları hızlıca geçtim sadece. Deniz hanım yeni bir şey söylemiyor: Ayağını yorganına göre uzat, açık vermeyen bir bütçenin formülü basit diyor: Ya geliri artıracaksın ya gideri azaltacaksın ve gider her zaman gelirden az olacak.

Benim işime en çok yarayan ise para durumumu net ve berrak olarak, herkesten önce kendime dürüst bir biçimde masaya yatırma önerisi oldu. Bugün iki buçuk yıldır çalıştığım iş yerinde ilk kez bordromu inceledim, geçmiş ayların maaşlarına baktım. Önümüzdeki aylardaki kredi kartı harcamalarımı, taksitlerimi gözden geçirdim. Borçlarımı listeledim. Durumun sandığımdan daha vahim olduğunu idrak ettim ve moralim çok bozuldu. Tek kartım olmasına rağmen nasıl da kendimi sanal bir bolluk içinde algıladığımı kaçamayacak bir şekilde fark ettim. Şaka maka kemer sıkma dönemini başlatmak zorundayız biz, hayatımızın her alanında.

Para konusu er ya da geç önümüze çıkacak, enine-boyuna düşünmeye mecbur olduğumuz bir mevzu. Ertelememek lazım, en çok da bunun ayırdına vardığım için yazara teşekkür etmeliyim. Kitabı rahatlıkla tavsiye ediyorum.


Etiketler: , ,