Lontano;Jean Christopher Grange

görsel @suatdik, twitter
görsel @suatdik, twitter

Grange'la ne zaman tanıştım hatırlamıyorum ama Kurtlar İmparatorluğu isimli nefis kitabını Siverek'deki Paşa Konağı'nın tek raftan oluşan kitaplığından ödünç aldığımı iyi biliyorum (Okuduktan sonra gidip bıraktım tabiki). Ülkücüler ve Nemrut Dağı'ndan yola çıkan eser beni büyülemişti. Sonrasında Grange'ın elime geçen her kitabını okudum; hep ödünç aldım nedense. Siyah Kan, Taş Meclisi, Kurtlar İmparatorluğu'ndan sonra bu okuduğum dördüncü kitabı olmuş ve açık ara en sevdiğim diyebilirim. Özellikle Taş Meclisi o kadar karmaşık ve çorba gibi geldi ki bana zor bitirdim.

Grange müthiş bir alt yapı ile yazıyor romanlarını. Her kitapta bambaşka bir ülkenin coğrafyasını, kültürünü, geleneklerini o kadar ayrıntılı anlatıyor ki adam orada doğmuş büyümüş sanıyorsunuz. Lontano'daki olaylar Kongo-Fransa-Belçika üçgeninde geçiyor. Kongo'da yerel halkın Fransa tarafından nasıl sömürüldüğünü, kauçuk işçilerinin çilesini, Afrika'daki batıl inançları anlatıyor yazar. Ayrıca Lontano, Kongo'da bir bölgenin adıymış.

Sokaklarda sürten bir serseri iken bir şekilde polis, sonrasında da ajan olan yaşlı bir dedektifimiz var. Morvan soyadlı bu adam, Fransız iktidarının tüm pis işlerini yapmış, arka bahçeyi çaktırmadan temizlemiş, nice politik skandalı yasa dışı yollarla örtmüş bir dev. Üç çocuğundan biri polis, diğeri borsacı ve uyuşturucu bağımlısı, biri de oyuncu olmak için her yolu mübah gören bir tele-kız. Morvan çok sert, şiddet düşkünü bir adam, öte yandan da aile kavramı ve çocuklarına inanılmaz ölçüde değer veriyor. Polis olan çocuğu Erwan , gereken her durumda kardeşlerini uyuşturucu satıcılarının elinden kurtarıyor, kaybolurlarsa buluyor vs.

Bir gün yaşlı ajana bir cinayet haberi ulaşıyor. Askeri okulda, çok parlak bir öğrenci öldürülüyor ama oldukça tuhaf bir şekilde ve adam bu işe kendi oğlunu gönderiyor.

Bu noktadan sonra roman beni acayip sardı. İşte ben böyle polisiye okumayı seviyorum. Tıpkı True Detective'deki Rust Cohle gibi arızalı, problem çözmeye meraklı, mesai kavramı olmayan, işiyle yatıp işiyle kalkan, minicik ayrıntılardan kocaman sonuçlara varabilen polislerin baş rolde olduğu kitaplara ve filmlere bayılıyorum.

Erwan, babasının bu cinayet soruşturmasını neden üstüne yıktığını anlamasa da el-mahkum işe koyuluyor ve olaylar gelişiyor. Öldürülen askerin otopsisinde öyle tuhaf şeyler çıkıyor ki ortaya Erwan, bir anda dibine kadar bu dosyaya gömülüyor.

Bu arada borsacı kardeş Loic ve telekız Gaelle'nin hikayesi (Bu da bir Grange klasiği, isimleri telaffuz edemiyorsunuz) tam gaz devam ediyor. Alkol ve uyuşturucunun ne kadar ürkütücü olduğunu anlıyorsunuz , öyle ki adamlar kokain çekerken burun içlerinde tahribat olmasın diye özel kliniklerde burun mukozalarına titanyum kaplama yaptırıyorlar  ve bir çizgi kokain çekmeden tuvalete bile gidemiyorlar neredeyse. Loic'in bir cümlesi özellikle aklımda kaldı:

'' İnsanlar uyuşturucuyu bir hastalık olarak görüyor oysa bu bizim tedavimiz. Uyuşturucuya başlamadan önce mutlu olan kimseyi tanımadım. ''

Roman tam 655 sayfa! Şimdi baktım ve çok şaşırdım, sayfalar ince basılmış olmalı çünkü o kadar kalın durmuyor ve su gibi akıp gidiyor, hiç sıkılmadan, Erwan'ın ruh halini de takip ederek, çok keyifle okudum. Heves kaçırmasın diye ayrıntıya girmedim ama kitapta hem çok karmaşık hem de hiç yormayan bir kurgu var. 10 üstünden 8 ile bu kitabı okuyun diyorum. Ha, unutmadan sonunda merakımız tam olarak giderilmiyor çünkü 2 kitaptan oluşan bir seri olacakmış Lontano.

Grange usta biraz çirkin mi sizce de? 



Bonus: Güzel bir Grange söyleşisi için tık tık

            Grange hayranı bir blogger'ın harika yazısı için tık tık

Etiketler: , ,